Katma Değer Vergisi Beyannamesini Matrahsız Olarak Verme BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARARI


T.C.

İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİ

Dördüncü Vergi Dava Dairesi

Esas No : 2019/3287

Karar No : 2020/1583

Tarih : 08.10.2020

BEYANNAMENİN MATRAHSIZ VERİLMESİ HALİNDE, TAKDİR KOMİSYONU TARAFINDAN 15 GÜNDEN AZ OLMAMAK ÜZERE BİR SÜRE VERİLEREK KANUNİ DEFTERLERİN İBRAZI İÇİN DAVET OLUNMADAN RESEN TARH YOLUNA GİDİLEMEZ

KATMA DEĞER VERGİSİ BEYANNAMESİNİ MATRAHSIZ OLARAK VERME

CEZALI KATMA DEĞER VERGİSİNİN KALDIRILMASI İSTEMİYLE AÇILAN DAVA

İÇTİHAT METNİ

ÖZET :

Katma değer vergisi beyannamesini matrahsız olarak veren davacı adına takdir komisyonu kararı uyarınca 2014 yılına ilişkin olarak resen tarhedilen tek kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi, 2014/7-9 dönemi tek kat vergi ziyaı cezalı gelir geçici vergisi ve 2014/7 dönemi tek kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, 2014/07 dönemi katma değer vergisi beyannamesini matrahsız olarak veren davacı adına, ilgili dönem POS cihazı vasıtasıyla yapılan satış tutarının 244.230,00-TL olduğunun sistem üzerinden tespit edildiğinden bahisle takdir komisyonu kararı uyarınca dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, davacının 2014/07 dönemi katma değer vergisi beyannamesini matrahsız olarak verdiğinden bahisle matrah takdiri için Takdir Komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonu tarafından davacının ilgili dönem POS cihazı vasıtasıyla yapılan satış tutarının 244.230,00-TL olduğu dikkate alınmak suretiyle matrah takdiri yapıldığı anlaşılmakta ise de; yukarıda anılan düzenlemeler gereğince, vergi beyannamesinin kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunması halinin tespitinde, mükellefe, takdir komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir mühlet verilerek kanuni defterlerin ibrazı için davet olunacağı kurala bağlanmış olduğundan, söz konusu usule uyulmaksızın davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

DAVA :

2014/07 dönemi katma değer vergisi beyannamesini matrahsız olarak veren davacı adına takdir komisyonu kararı uyarınca 2014 yılına ilişkin olarak resen tarhedilen tek kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi, 2014/7-9 dönemi tek kat vergi ziyaı cezalı gelir geçici vergisi ve 2014/7 dönemi tek kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davanın; davalı idare tarafından, resen takdire gidilirken yalnızca POS cihazıyla yapıldığı iddia edilen satışa ilişkin veriye dayanıldığının belirtildiği, bunlara ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmediği, dayanak alınan bilgilerin doğruluğunun araştırılmadığı, olayın özelliğine göre kesin bilgiler toplanmadan, başka bir ifade ile davacı nezdinde tutanak düzenlenerek, iddia ve açıklamaları alınmadan, defter ve belgeleri incelenmeden doğrudan sistem üzerinden alınan bilgiler dayanak alınarak olayın takdir komisyonuna sevk edildiği, ancak davacının ilgili dönemde POS cihazından tespit edilen satış işleminin gerçekleşmiş satış olup olmadığı, satılan malların alıcılar tarafından iade edilip edilmediği, taksitli satışlar olup olmadığı, belgesiz satıldığı belirtilen mallar için davacı şirket tarafından maliyet kayıtlarının yapılıp yapılmadığının envanter defteri ve başkaca defter ve belgelerin üzerinde yapılacak inceleme ile tespit edilmediği, POS cihazından yapılan işlemin satış hasılatı olarak değerlendirildiği, bu yönüyle takdir komisyonu kararının eksik incelemeye dayalı olduğu sonucuna varıldığı, takdir komisyonu kararına dayanılarak davacı şirket adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle kabulüne karar veren İstanbul 6. Vergi Mahkemesi'nin 16/07/2019 tarih ve E:2018/1571, K:2019/1034 sayılı kararının davalı idare tarafından; takdir komisyonu kararının davacının POS cihazıyla satışını gerçekleştirdiği tutara dayandığı, somut tespite dayalı cezalı tarhiyatın hukuka uygun olduğu iddialarıyla istinaf yoluyla kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunulmaktadır.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Motorlu taşıtların alım ve satımı ile iştigal edilmesi nedeniyle işin gereği işlemlerin Noter yapıldığı ve kayıt dışı bir durumun söz konusu olamayacağı belirtilerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.

Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Vergi Dava Dairesi'nce; dava dosyası incelenerek davalı idarece yapılan istinaf başvurusu hakkında işin gereği görüşüldü:

KARAR :

Dava;

2014/07 dönemi katma değer vergisi beyannamesini matrahsız olarak veren davacı adına takdir komisyonu kararı uyarınca 2014 yılına ilişkin olarak resen tarhedilen tek kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi, 2014/7-9 dönemi tek kat vergi ziyaı cezalı gelir geçici vergisi ve 2014/7 dönemi tek kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ''İstinaf'' başlıklı 45. maddesinin 2.fıkrasında; istinafın, temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu, 3. fıkrasında da; bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği belirtilmiş, aynı Kanunun ''Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar'' başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında ise; ''görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksiklikler bulunması'' bozma nedenleri olarak belirlenmiş bulunmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin, ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun ''re'sen vergi tarhı'' başlıklı 30. maddesinde re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmış, aynı maddenin 2. bendinde ise, vergi beyannamesinin kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunması hali re'sen tarh nedenleri arasında sayılmış, aynı maddenin 2. fıkrasında, 2. bentte yazılı halin vukuunda mükellefe, takdir komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir mühlet verilerek vergi matrahına ilişkin bilgileri vermeye ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet olunacağı, bu davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse, defter ve vesikaların ihticaca salih bulunmak şartıyla, mükellefe takdir olunacak matrah defter ve vesikaları kayıtlarına göre tespit olunacak miktardan fazla olamayacağı kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, 2014/07 dönemi katma değer vergisi beyannamesini matrahsız olarak veren davacı adına, ilgili dönem POS cihazı vasıtasıyla yapılan satış tutarının 244.230,00-TL olduğunun sistem üzerinden tespit edildiğinden bahisle takdir komisyonu kararı uyarınca dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, davacının 2014/07 dönemi katma değer vergisi beyannamesini matrahsız olarak verdiğinden bahisle matrah takdiri için Takdir Komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonu tarafından davacının ilgili dönem POS cihazı vasıtasıyla yapılan satış tutarının 244.230,00-TL olduğu dikkate alınmak suretiyle matrah takdiri yapıldığı anlaşılmakta ise de; yukarıda anılan düzenlemeler gereğince, vergi beyannamesinin kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunması halinin tespitinde, mükellefe, takdir komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir mühlet verilerek kanuni defterlerin ibrazı için davet olunacağı kurala bağlanmış olduğundan, söz konusu usule uyulmaksızın davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle, davalı idare istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 6. Vergi Mahkemesi'nin 16/07/2019 tarih ve E:2018/1571, K:2019/1034 sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca davanın kabulüne, dava konusu cezalı tarhiyatların kaldırılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesi uyarınca dava aşamasında davacı tarafından yapılan 125,80 TL yargılama gideri ile Dairemiz kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.890,00 TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, istinaf aşamasında davalı idare tarafından yapılan 43,50 TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra Mahkemesince taraflara iadesine, kararın tebliğini izleyen 30 gün içinde Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 08/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.