➤ Davacı tarafından, 2012 yılının Ağustos ila Aralık ve 2013 yılının Ocak, Şubat, Kasım ve Aralık dönemlerinde gerçekleştirilen ihracat teslimlerinden kaynaklanan katma değer vergisi iade alacağının vergi borçlarına mahsup edilmesi talebiyle yapılan başvurular üzerine, bazı eksikliklerin tamamlanması ve olumsuzlukların giderilmesi durumunda mahsuben iade talebinin yerine getirileceği, aksi halde mahsup talebinin yerine getirilmeyeceği yolunda tesis edilen... sayılı işlemlerin iptali istemiyle dava açılmıştır.
➤ Uyuşmazlık, davacı şirketin iade talebinin özel esaslar kapsamında vergi incelemesi sonucuna göre yerine getirilip getirilemeyeceğine ilişkindir.
➤ Olayda, davalı idarece, katma değer vergisi iadesi kontrol raporlarında tespit edilen eksikliklere yönelik olarak 30 günlük süre verilerek eksikliklerin giderilmesi istenilmiştir. Öte yandan, iade talep edilen dönemlerde davacının mal alımında bulunduğu mükellefler hakkında 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmî Gazete' de yayımlanan ve yayım tarihini izleyen ay başından itibaren yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nde belirtilen "olumsuz tespit" sayılan durumların bulunması nedeniyle davacının iade talebinin Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nin "IV. KDV İADESİNDE ORTAK HUSUSLAR" başlıklı bölümünün "E. ÖZEL ESASLAR" başlıklı alt bölümünün "7.1.1. İade Taleplerinin Yerine Getirilmesi" başlıklı kısmı gereğince özel esaslar kapsamında ya teminat karşılığında ya da vergi incelemesi sonucuna göre yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, davacının mahsuben iade talebinin genel esaslara göre yerine getirilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık, temyize konu kararda ise hukuka uygunluk görülmemiştir. Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
➤ Katma Değer Vergisi Kanunu ile bu Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan tebliğ hükümlerine uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
✔ İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin (6) numaralı fıkrasında süreaşımına ilişkin hususun ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her safhasında Kanun'un 15. maddesi hükmünün madde hükmü uygulanacağının öngörülmesi ve kamu düzenini ilgilendiren bir usul kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması nedeniyle olayda usuli kazanılmış hakkın doğduğundan bahsedilemeyeceği,
✔ Davacı tarafından yapılan katma değer vergisi iadesine ilişkin olarak yapılan başvurular üzerine idarece verilen ve bazı eksikliklerin tamamlanması ve olumsuzlukların giderilmesi durumunda mahsuben iade talebinin yerine getirileceğini bildiren, kesin nitelikte olmayan cevapların, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörülen imkândan yararlanmak suretiyle istemin reddi sayılarak işlemlerin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz günlük süre içinde dava açma yoluna gidilmediği ve kesin cevabın beklenmesinin tercih edildiği; ancak, davalı idarece başvuru tarihlerinden itibaren altı ay içinde kesin bir cevap verilmediği, bu durumda, davacının altı aylık süre sonunda oluşan zımni ret işlemleri üzerine dava açma hakkını kullanmasının gerektiği ancak davacının, bekleme süresi sonunda oluşan zımni ret işlemleri üzerine vergi mahkemeleri için öngörülen otuz günlük genel dava açma süresi geçtikten sonra dava açtığı,
✔ Usul kurallarının zaman bakımından uygulanması için kabul edilen derhal uygulanma ilkesinin İçtihatları Birleştirme Kurulu kararları için de geçerli olduğu, 21/10/1970 tarihli ve 13646 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 20/06/1970 tarih ve E:1969/1, K:1970/27 sayılı kararında yer alan ifadelerden İçtihatları Birleştirme Kurulu kararlarının verildikleri sırada derdest olan davalarda uygulanmasının gerektiği sonucuna ulaşıldığı,
✔ Temyize konu ısrar kararı verildikten sonra 19/06/2022 tarih ve 31871 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararında, zımni ret işlemleri üzerine açılan davalarda dava açma süresi hesaplanırken Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasındaki kural uygulanmak suretiyle dava açma süresinin işletilmesi veya işletilmemesi konusunda verilen kararlar arasındaki aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de kararda, yazılı olarak bildirilen idarî işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hallerde genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği yönünde varılan sonucun dayandığı gerekçelerin, zımni ret işlemleri yönünden de genel dava açma süresinin uygulanması gerekliliğini ortaya koyduğu,
✔ Katma Değer Vergisi Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, bir hüküm fıkrasının bozma kararının kapsamı dışında bırakılmasından doğan usuli müktesep hak, iade sürecinde tesis edilen kesin nitelikte olmayan işlemler ve bu işlemlerin 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca başvurunun reddi sayılmak suretiyle açılan davalarda dava açma süresi, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararlarının zaman bakımından uygulanabilir. Buna göre, kesin olmayan cevap niteliğindeki işlemlerin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz günlük süre içinde dava açma hakkını kullanmayan davacının, davalı idareye başvuru tarihlerinden itibaren işleyen altı aylık süre sonunda oluşan zımni ret işlemleri üzerine vergi mahkemeleri için öngörülen otuz günlük genel dava açma süresi içinde dava açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra açılan davanın süresinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, davanın esası incelenmek suretiyle verilen ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
DANIŞTAY KARARI İCİN TIKLAYINIZ
|